Ülkemiz seçim arifesinde, milletimizi bekleyen bir referandum var bu durum içerisinde “Neden Cumhurbaşkanlığı Sistemi” başlığında bir yazı dizisi başlatmak istedim ve bu dizinin ilk konusu olarak Cumhuriyet yıllarında yaşanmış yönetimin çift başlı olmasından kaynaklı oluşan krizler içerikli, resmi kaynaklar ışığında bir makale oluşturdum.
Hepimizin malumu Cumhurbaşkanlığı Sistemi referandumdan evet oyu aldığı taktirde yönetimde çift başlılık dönemi son bulacak. Buyrun şimdi kısa kısa yönetimde çift başlılıktan kaynaklı oluşan krizlerin belli başlı olanlarını bir hatırlayalım;
1937 – Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk ile Başbakan İsmet İnönü arasında yaşanan, Celal Bayar’ın Milli Eğitim Bakanı olarak atanması sebepli oluşan bir kriz İsmet İnönü’nün azdedilmesi ile sonuçlanmıştır.
İnönü Cumhurbaşkanı olduktan sonra Atatürk’ün yakın çalışma arkadaşlarını tasfiye etmiştir. Bu sebepten ötürü reformlar yarı kalmıştır.
1946 – İkinci Cumhurbaşkanı İnönü ile dönemin Başbakan’ı Recep Peker arasında yaşanan, “Atamalar ve ülkenin genel yönetim politikaları” sebepli oluşan bir kriz Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ilk develüasyonunun gerçekleşmesini doğurmuştur. Türk lirası ABD dolarına karşı %116 oranında değer kaybetmiştir.
1975- Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk ile dönemin Başbakan’ı Süleyman Demirel arasında “Genelkurmay Başkanı atanması” sebepli oluşan krizde iki liderinde adayları emekli olmuş bunun üzerine 1980 darbesini gerçekleştiren Kenan Evren Genelkurmay Başkanı olmuştu.
1991- Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile dönemin Başbakan’ı Yıldırım Akbulut arasında yaşanan “Körfez Savaşı” sebepli oluşan krizde Türkiye “Musul ve Kerkük konusunda adım atamamış” ve Misak-ı Milli hedeflerine ulaşamamıştı.
1992- Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve dönemin Başbakan’ı Süleyman Demirel arasında yaşanan “Süleyman Demirel’in Turgut Özal’ı devirmek maksatlı yürüttüğü kulis çalışmaları” sebepli yaşanan kriz ekonomik kararların alınamaması, atamaların yapılamaması beraberinde ülkenin mali yapısının bozulmasını doğurmuştu.
1992 - Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve dönemin Başbakan’ı Süleyman Demirel arasında yaşanan “Azerbaycan-Ermenistan arasında yaşanan savaş” sebepli oluşan krizde Özal’ın tüm girişimlerine rağmen Demirel Azerbaycan’a destek verilmesine engel olunca binlerce Azerbaycan Türk’ü Ermenilerce katledildi.
1994 – Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve dönemin Başbakan’ı Tansu Çiller arasında yaşanan “Güç mücadelesi” sebepli oluşan kriz sonucunda Demirel bir ifadesinde “bayan olmasa Tansu hanımı camdan atarım” dedi. Bu gerginlikler ekonomiye kriz olarak yansıdı Türk lirası dolara karşı %100 oranında değer kaybetti.
1996 – Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve dönemin Başbakan’ı Necmettin Erbakan arasında “Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in Refah-Yol hükümetinin düşürülmesinde aktif rol alması” sebepli oluşan krizin akabinde Başbakan Necmettin Erbakan post-modern darbe ile görevinden uzaklaştırıldı. Bu süreç 2001 krizine giden ilk adım oldu.
2001 – Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve dönemin Başbakan’ı Bülent Ecevit arasında “Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in MGK’da başbakan Ecevit’e anayasa kitapçığı fırlatması” sebebi ile oluşan krizin akabinde Cumhuriyet tarihinin en büyük krizi yaşandı. Kriz neticesinde Türk Lirası develiasyona uğradı, faziler %7500’e kadar çıktı.
Yürütmenin çift başlılığından kaynaklanan çok sayıda örnek verebiliriz başlıcalarını Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile alakadar resmi paylaşımlardan derleyerek burada sizlere yazdım şimdi dilerseniz Cumhuriyet’in ilk yıllarında yaşanan bir krizi biraz daha açarak ifade etmeye çalışayım.
Başbakan İnönü 1936’da CHP Genel Sekreteri Recep Paker’i faşizmi incelemek üzere İtalya’ya gönderdi.
Peker İtalya dönüşünde TBMM üzerinde bir “Faşişt Konsey” kurulmasını öngören bir rapor yazdı. Başbakan İnönü bu raporu onaylayıp imzalaması için Mustafa Kemal’e gönderdi, Atatürk “Başvekil hazretleri anlaşılan yorgunluktan, önüne gelen raporları okumadan imzalıyor!” dedi ve kararı reddetti. Bu değerlendirmeye İnönü “Koskoca memleket rakı sofrasından mı idare edilecek?” diye yanıt verince aralarında gerginlik çıktı.
Dersim olaylarının bastırılmasında ve Celal Bayar’ın Milli Eğitim Bakanı olarak atanmasında da fikir ayrılıkları çıkınca Mustafa Kemal 20 Eylül 1937’de İnönü’yü Başbakanlık ve CHP Genel Başkan vekilliği görevinden aldı. 1938’de Mustafa Kemal Atatürk öldüğünde İsmet İnönü Cumhurbaşkanı oldu, Atatürk ile olan anlaşmazlığından ötürü İnönü, Mustafa Kemal’in kadrosundan olan kadroları devlet yönetiminden tasviye etmeye başladı, bu süreçte bürokraside açık oluştu, milli ve yerli sanayi hamleleri yarım kaldı, ekonomik atılımlar kesildi.
“Neden Cumhurbaşkanlığı Sistemi” başlığı ile başlattığım ve bu dizinin ilk konusu olan Cumhuriyet yıllarında yaşanmış, yönetimin çift başlı olmasından kaynaklı oluşan krizler içerikli yazıma bugünlük bu kadar diyorum, bir sonra ki dizi de yönetimin çift başlı olmasından kaynaklı oluşan krizler içerikli yazıma devam edeceğim.
O güne dek hepinizi en kalbi duygularımla, sevgi, saygı ve muhabbetle Allah’a emanet ediyorum.