27.02.2017, 09:17
Neden Cumhurbaşkanlığı Sistemi? - 3
“Neden Cumhurbaşkanlığı Sistemi” yazı dizimin ikinci dizisinde yani bir önceki yazımda; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde üniter yapının nasıl esas olduğu, iddia edildiği gibi federikal bir sistemin söz konusu olmadığını sizlere yazdım. Bugün 16 Nisan’da kendi kaderini, kendi tercihleri ile belirleyecek olan milletimizin Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile alakadar aklında soru işaretlerini azaltmak maksatlı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde, Cumhurbaşkanı’nın yetki meselesi hususunu sizlere aktarmaya çalışacağım.
Mevcut sistemde Cumhurbaşkanı görevi sırasında tek başına aldığı siyasi karar ve verdiği emirlerden sorumlu değildir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde ise tam aksine Cumhurbaşkanı tek başına yapacağı iş ve işlemlerle, onaylayacağı karar ve vereceği emirlerden sorumlu olacaktır. Mevcut sistemde Cumhurbaşkanı görev alanına dair bir denetlemeye tabi tutulamaz, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde ise Cumhurbaşkanı görev alanına dair meclis tarafından denetlenilebilecektir.
Mevcut sistemde Cumhurbaşkanı vatana ihanet dışında re’sen imzaladığı kararlar ve emirlerden dolayı yargılanamaz. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde Cumhurbaşkanı görev alanına giren her konuyla ilgili yargılanabilecektir. Mevcut sistemde Cumhurbaşkanı’nın cezai sorumluluğu yoktur. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde Cumhurbaşkanı’nın cezai sorumluluğu olacaktır.
Mevcut sistemde Cumhurbaşkanı Anayasa Mahkemesi’ne 14 üye atıyor, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde bu rakam 12’ye düşecektir.
Anayasa ile ilgili değişecek maddeler dahlinde Cumhurbaşkanı yetkileri hususunda yukarıda belirttiğim durumlarda mevcut sistemde daha yetkili, verdiği kararlar ile alakalı sorumluluğu olmayan, denetlemeye tabii tutulamayan, vatana ihanetten başkan hiçbir suçtan yargılanması mümkün olmayan, cezai sorumluluğu olmayan bir Cumhurbaşkanı varken, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde tamamen milletin kararı doğrultusunda seçilen, tek başına vereceği kararlardan da sorumluluğu olan, meclis tarafından denetlenilebilen, sadece vatana ihanetten değil görev alanına giren her konuyla ilgili yargılanılabilen, cezai sorumluluğu olan bir Cumhurbaşkanı olacak.
Bir tarafta iddialar, bir tarafta gerçekler; bir tarafta hayaller, bir tarafta hayatlar. Şu önemli bir husustur ki asılsız olan aslı karşısında kaybetmeye mahkumdur. İnsanları yanıltmadan, kandırmadan, konuları başkalaştırmadan ve ortaya çıkardılarımızın bir dayanağı olmadan konuşursak, millet şu iddia bu gerçek der, yaptıklarımız ile eş değer doğrultuda muamele eder.
Sürecin girişinde ve gelişmesinde millette olumlu intiba bırakmayıp, sonucunda olumlu netice beklemekte hayalcilikten başka bir şey olmadığı gibi Türk milleti de melankolik değildir.
Saygılarımla.